Bir musibet bin nasihatten hayırlı...
Görmüyor insan bir adım geri çekilmeden. Koca koca laflar ederken her olayda, kendisine çare bulamıyor. İnanmak istemiyor gerçeklere ya da kendi inandığı gerçek olsun diye çabalıyor.
Güvenmek bu kadar zorken, hayal kırıklığı o kadar daha can yakıyor. Yaş büyütmüyor adamı, yaşadıkları büyütüyor diyorlar.
Yanlış-mış-
Yaşadıklarından ne anladığınmış aslında seni büyüten.
Ben de büyük bir adama aşık olmuştum. O kadar büyüktü ki, gözüm kapalı gidebilir gibiydim elinden tutunca. O kadar zor hissetmiştim ki. Gözlerimi o kadar zor kapamıştım ki. Keşke hiç kapatmasaymışım...
Her şeyi ben yapardım. Kimseye ihtiyacım yoktu. Kendi yağımı kendim kavururdum, iyiydim. O geldi, kaşığı tutar gibi yaptı, tuttu sandım. Vermemek için direttim, çabalamadı. Sonra vermek istedim. Birlikte olalım istedim. Kolaydı böyle çok. İpleri tamamen bırakabilirim sandım. Onun yaptığı bisikletin selesini tutar gibi yapıp tutmamasıymış aslında. Düşünce anladım.
Keşke dizim kanasaydı, kalbim kanadı.
Çok ağladım, doğru. Bağıra çağıra ağladım. Babam bile sadece başımı okşayabildi. Hırslandım, kimseden de çıkaramadım içimde patladı. Saçı başı yolunacak kızlar geldi gözümün önüne, durdum, düşündüm. Onlar da sadece bisiklete biniyorlardı belki tutuyorsun sanarak. Yazıktı.
O adam öyle büyük bir adam da değilmiş aslında, numarası büyük camların arkasından bakmışım. Diline kanmışım, şeytana papucunu ters giydirip tüyünü çalacak diline. Çok okumuş olmak değilmiş büyümek, hazmedebilmekmiş. Kalbe değer verebilmekmiş. Ve daha birsürü şey. Diplomalar, aferinler, şakşaklar. Boş işler bunlar. İskambilden evler dikersin emek emek, üniformanın havasıyla ezer geçersin. Aynen bu oldu işte. (e bay de harika modelleri var al duvarına asarsın performansı artırır)
Benim öfkem de aşkım da sanaydı çıkardım aradan herkesi. Sakinledim, sakinliyorum. Geçmeyen yara yok elbette bu da geçer de bu kadar derine inmeseydin keşke.